Kayıt Ol
Şifremi Unuttum
Ergenlik dönemine giren gençlerin çoğu ergenlik çağı sivilceleri neden oluşur sorusunu merak etmektedir. Ergenlik çağı genel olarak erkeklerde 14 ila 17, kızlarda ise 12 ila 16 yaşları arasında yaşanmaktadır. Ergenlik dönemine giren gençlerin yaklaşık yüzde 80’ninde bu tip sivilceler çıkabilmektedir. Ancak hemen belirtelim ki sivilce ya da akne sorunu her yaşta karşılaşılabilecek bir problemdir. Doğru tedavi yöntemleri ve ürünlerin kullanılması halinde akneler kontrol altına alınabilmektedir.
Sivilce ya da diğer adıyla akne; ölü deri hücrelerinin, bakterilerin ve yağların gözeneklerde birikmesi sonucunda bu gözenekleri tıkamasıyla meydana gelmektedir. Ergenlik dönemi sivilcelerinin oluşmasında asıl sebep çoğunlukla hormonal dengesizlikler olmaktadır. Ancak sivilcenin oluşmasında çevresel ve genetik faktörler de etkili olabilmektedir.
En çok yüz, sırtın üst bölgeleri ve yüzde çıkmakta olan sivilceler, kalıcı izlere de neden olabilmesi sebebiyle kişinin psikolojini olumsuz etkileyebilmektedir. Kalıcı izlere sebebiyet vermemek amacıyla, sivilcelere dokunulmaması ve doğru tedavi yöntemlerinin uygulanması gerekmektedir.
Akneler en fazla 13-17 yaş aralığında görülmektedir. Sivilce gibi ergenlik çağına bağlı cilt problemleri kızların ergenlik çağına daha erken yaşta girmesi sebebiyle, kızlarda daha küçük yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Ergenlik sivilceleri kadın ve erkeklerde eşit sıklıkta gözükse de erkeklerde süreç daha yavaş ve uzun sürmektedir. Çoğu ergenlik sivilcesi hafif ve kısa süreli tedaviler ile kontrol altına alınabilse de bu sivilcelerin yüzde otuz beşi, ileriki yetişkin yaşlarda da devam edebilmektedir.
Ergenlik dönemi sivilcelerinde genetik faktörler büyük bir role sahip olmaktadır. Ailesinde sivilce görülen kişilerde akne görülme riski de daha yüksektir. Ancak hemen belirtelim ki; ergenlik dönemine girilmesi nedeniyle hormon seviyesindeki yüksek değişiklikler ve yağ salgısı üretiminin artması gibi sebepler, ergenlik dönemine giren hemen hemen herkeste bu cilt problemlerine neden olmaktadır.
Sivilce, tedavisi mümkün olan bir cilt problemidir. Fakat sivilcelerin türüne göre de tedavi yöntemleri değişmektedir. Hafif sivilcelerde, kıl köklerinin ve cildin aşırı yağlanmasını engelleyecek temizleyici ve bakteri üretimini engelleyici ürünlerin kullanılması yeterli olabilmektedir. Ancak akne tedavisinin bir dermatolog tarafından izlenerek uygun tedavi yönteminin planlanması en doğru olanıdır.
Bazı sivilce türleri gerekli temizliğe dikkat edilmesi ve sağlıklı şekilde beslenilmesi halinde birkaç hafta içerisinde kendiliğinden geçebilmektedir. Genel olarak sivilce tedavisinde iyileşme, 2. aydan itibaren görülmeye başlamaktadır. İyileşmeye ilişkin beklenti bu dönem için ortalama %30 ila %40 arasında olmalıdır. Fakat yoğun sivilceye sahip bir hastaya antibiyotik tedavisi uygulanacak, söz konusu iyileşme süreci de daha uzun sürebilecektir.
Akne gibi cilt problemleri tedavisinde kullanılan birçok ilaç bulunmaktadır. Cilt tipinize ve çıkan sivilcenin türüne göre en uygun ilacı doktorunuz belirleyecektir. İlaç tedavisi dışında, cildinizin yağlanmasını azaltacak ve tedaviye yardımcı olacak sabunların kullanılması da bir diğer seçenektir. Ancak cildi çok fazla kurutacak sabun ve temizleyici ürünlerden kaçınmak gerekmektedir.
Çoğu kişi, zararlarını düşünmeden vücutlarında çıkan sivilceleri sıkmaktadır. Ancak bütün dermatologların bu konuda hemfikir oldukları görüş; özellikle de yüzde çıkan sivilcelere el sürülmemesi ve sıkılmaması gerektiğidir. Çıkan sivilcelerin sıkılması halinde, iyileşme süresi daha da uzayabilmekte, hatta ve hatta yaraya dönüşerek kalıcı izlere sebep olabilmektedir.
Akneler içerisinde iltihap barındıran yapılardır. Sivilcenin sıkılması ve patlatılması, bu iltihabın kana karışmasına sebep olabilmektedir. Özellikle oluşumunu henüz tam olarak sağlamamış bir sivilceyi sıkmak, iltihabın deri altında daha fazla yayılmasına yol açmaktadır. İltihabın yayılması sonucunda sivilcenin geçmesi için gereken süre de uzamaktadır. Bu sebeple doğru tedavi yöntemi ile kurtulabilecek sivilceleri sıkmamanız ve bir doktora danışmanız büyük önem arz etmektedir.